zeynel yazıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zeynel yazıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ağustos 2017 Pazartesi

SOĞANLI DAĞLARINDA ŞEHİTLER YATAR

12 Ağustos 2017. Sabah saat 8. İstanbul’dan gelmiş bir misafir gurubuyla Allahu Ekber Şehitliklerinin yerlerini görmek için yola çıkıyoruz.
Hava sıcak mı, sıcak. Neyse arabalar klimalı. Suyumuz, ekmeğimiz yanımızda. Yol uzun . Pasinler, Horasan sonra Bardız güzergâhı.
Saatler ilerliyor. İşte 2400 rakımlı Çakırbaba geçidi. Yanında nazlı nazlı salınan Albayrak ve altında yatan Çakırbaba şehitleri.
Soğuk sulu çeşmeden su içip yaşananları anlatıp Bardız yaylası şehitliğine gidiyoruz. Aralık en soğuk ay, tipi, kar ve eksi 40 dereceler. Karşıda düşman pusu kurmuş.
Mehmetler açık alanda Ruslar mevzide vurmuş, vurulmuş ve toprağa düşmüşler. Ancak anıt 2008 yılında yapılabilmiş.
Bardız; Enver Paşanın karargâh kurduğu yer. Birlikler buradan ileri harekâta başlamışlar. Çok dik olan dağları aşıp Sarıkamış’a yürümüşler. Ruslar donanımlı. Kış şartlarına hazır. Mevzilenmişler.
Osmanlı ordusu bu harekâta aslında hazırlıksız. Kış zor. Fakat Mehmetler kahraman, yürüdükçe yürümüş, savaştıkça savaşmışlar.
Kafile soğanlı dağlarını aşıp patika yollardan giderken önümüze Kaynak Yaylası şehitleri için yapılmış Albayrağın dalgalandığı şehit kabri çıkıyor. Toplu defin edilmişler. Aynı yerde bundan üç toplu mezar var. Şehitler koyun koyuna yatıyor.
Dualar okuyup Soğanlı dağlarındaki sarı çamlar arasından geçerek en üst noktaya çıkıyoruz. Karşımızda Soğanlı Dağlarında donarak, savaşarak şehit düşen kahramanların kabirleri.
Bu dağlarda yazın yürümek zor. Kışın o kahramanlar nasıl savaşarak yürüdüler. Hayal etmek bile zor.
30 Aralık gece- gündüz kar, tipi ve düşman mermileri. Durduramıyor Mehmetleri. Yüzlercesi donuyor. Yüzlercesi kurşunlara hedef oluyor. Allah, Allah sesleri kesilmiyor, Soğanlı dağlarında….!
Derken Sarıkamış görünüyor. 3000 metre yükseklikteki tepelerden bu kahramanlar Ocak başında Sarıkamış’a iniyorlar. Evet sayıları yüzler düşmüş askerler Sarıkamış’ı Ruslardan alıyorlar.
Almasına alıyorlar ama şehri koruyacak ne sayıları yeterli, nede silah ve cephaneleri.
Ruslar toplanıyor ve tekrar Sarıkamış’ı geri alıyorlar.
5 Ocak 1915 Sarıkamış harekatı sona eriyor.
Dokuz, on ve on birinci kolorduların kaybı hala bilinmiyor. Havada sayılar uçuşuyor.
Gerçek olan bir şey var ki binlerce Mehmet şehit oluyor. Soğanlı dağlarında Allahu ekber dağlarında, Pasinler ovasında…
O kahramanlar şehit oldular, can verdiler ve vatanı vermediler. Bir kez daha rahmetle şükranla anıyorum. Kabirleri nur makamları cennet olsun.
Akşam ezanlarıyla Erzurum’a dönüyoruz. 500 kilometrelik yolu göz yaşları içinde geçirirken Rabbimden niyazım şudur ki, “ordularımızı, karada, denizde, havada her zaman ve her yerde mansur ve muzaffer eylesin”.

13 Ağustos 2017/Erzurum
Abdurrahman ZEYNAL

11 Mayıs 2015 Pazartesi

II. ULUSLARARASI TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİ VE BÜYÜK GÜÇLER SEMPOZYUMU

Atatürk Üniversitesi tarafından ikincisi düzenlenen uluslararası Türk-Ermeni ilişkileri sempozyuma 100 yerli ve yabancı bilim adamı ve diplomatlar katılarak konuyu enine boyuna tartıştılar.
Açılış Konuşmasını Tarihçi Prof Dr. Erol Kürkçüoğlu yaparak şöyle dedi: Ermeni Meselesi batılı güçlerin Doğu Anadolu’da yeni bir Bulgaristan çıkarabilirmiyiz, Kafkasları kontrol edebilirmiyiz düşüncelerinden yola çıkarak Ermenilerin batı çıkarları için kullanılmasının adıdır diyerek işi özetlerken, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen Ermenilerin bölgede yaptığı katliamları örnek vererek suçunun ve suçlunun batılların ve taşeron olarak kullandığı Ermeni Komitacıları olduğunu vurguladı. AVİM onursal başkanı ve Emekli Büyük Elçi Ömer Engin Lütem ufuk açıcı konuşmasında “artık Türkiye’nin savunma modundan çıkıp saldırı düzenine geçmesi gerekir. Tarihsel veriler bu konuda bize büyük destek vermektedir” dedi. Ayrıca Fransa ve Rusya’nın Ermenilerin yanında yer almasının sebebi olarak bu ülkelerin kendi çıkarları için Ermenileri kullanmasının altında yatan suçluluk psikolojisinden kaynaklandığını örneklerle izah etti.
Sempozyumun oturumlar bölümünde gerçekten bilimsel verilere dayanan, objektif sunumların bir bölümünü dinledim. Prof Dr. Yusuf Sarınay “24 Nisan 1915 yılında ne oldu sorusuna” cevap ararken bugün dünyanın aldatıldığını, Ermenilerin yalan söylediğini çünkü bu tarihte 235 Ermeni tedhiş örgüt üst düzey yöneticilerin tutuklandığını örneklerle belgeler ışığında izah ederken, Emekli Büyük Elçi Alev Kılıç “Ermeni iddiaların 100. yılda ulaştığı düzeyi anlattı”. Prof Ali Aslan 1921 yılında Ermenilerin Hatay Yayladağı’nda yaptıkları zulümleri tanıkların dilinden anlatırken Fransızların burada ciddi suçlarının olduğunu vurgulaması dikkat çekti. Dr. Mehmet Perinçek ise Ermeni ve Rus kaynaklarına dayanarak Ermeni Milliyetçi Hareketi ve Büyük Güçler başlığı altında Garegin Njde’nin olaylardaki rolünü anlatması Ermeni tedhişçiliğinin boyutlarını vurgulaması bakımından önemliydi.
Bir başka oturumda Prof Dr. Selami Kılıç; “Alman Arşiv Belgeleri Işığında Sevk ve İskan Kararının alınması ve Gerçekler” adlı sunumunda III. Ordu Kurmay Başkanın Alman Feliks Guze olduğunu, Almanların bu işe aslında ciddi katkıları olduğunu ancak Alman Belgelerinin tahrif edildiğini bu nedenle suçtan kurtulma isteğinin yattığını belirtirken, Okt. Evren Küçük ve Burak Kazan İsveç ve Ermeni Meselesi konusunda sundukları bildiride işin siyasal olduğunu ancak Türkiye’nin lobicilik ve örgütlenmede çok geri kaldığını vurgularken İsveç’te 120.000 Türk yaşarken 5000 civarında Ermeni , Keldani, Asuri bulunduğunu ancak bunları çok aktif olduğunu oylamada 131 e karşılık 130 oyla kararın kabul edilmesinde oturuma katılmayan Antepli Bakan Mehmet Beyin payı olduğunu örneklerle izah etmesi Türkiye’nin acil lobi çalışmaları yapmasını ortaya koyarken; Romanya’dan Katılan Prof. Dr. Liliana Elana Romanya arşivlerine dayanarak olayı ortaya kodu ve bu olayın tarihçilerin işi olduğunu, siyasilerin karışmaması gerektiğinin altını çizerken, Drt. Eray Bayramol Rus Kaynaklarına Göre Ermeni Meselesi ve Rus-Alman Rekabeti üzerinde durduğunu petrol havzalarına Almanların erişebilmesi için Almanların tıpkı Rusların Ermenileri kullandığı gibi Almanlarında Ermenileri kendi çıkarları için kullandığını bu yüzden Rus – Alaman rekabetinin ortaya çıktığını belirtti.
Dinlediğim bir başka oturumda Prof Dr. Ulvi Keser; “Ekmeğine İhanet Edenler; Ermeni Doğu Lejyonunda Görev Yapan Anadolu Ermenileri” adlı sunumunda Fransa önce Mısır’ın Port Saitte Ermeni gönüllülerini topladığı sonra Kıbrıs’a getirerek eğittiği bunların sayısının 5000 olduğunu vurgulayarak Çukurova ve Hatay bölgesindeki eylemlerin sorumlusu olduğunu Fransız kaynaklarına dayandırarak açıklamasının ardından Prof Dr. Taha Niyazi Karaca “İngiliz Liberal Partinin 1894 Sason Ajitasyonu ve Sir Ashamead Bartlett’in Tepkisi” konulu sunumunda Sason olaylarında 277 Ermeni , 1000’den fazla Müslüman’ın ölmesine karşılık İngiltere ve batı basınında rakamlar abartılarak 30 bin olduğu yazılmış bu işe Liberal Parti öncülük etmiş Sir Bartlett ise buna karşı çıkarak uluslar arası araştırma komisyonun verileri esas alınması için çalışmıştı. Doç Dr. Barış Özdal “AB organlarındaki 1915 olayları ile alınan kararların gelişimini” izah ederken sunumdan çıkan sonuca göre Türkiye’nin bu konuda aktif olamadığı, pasif kaldığı sonucunu çıkarırken, Yard. Doç Dr. Christopher Gunn sunduğu bildiride Ermeni meselesinde batının özellikle ABD deki lobilerin etkileri üzerinde durarak gelişmeleri objektif açıklaması bir başka sunumu oluşturdu. Bir Başka oturumda Prof Dr. Yavuz Aslan Ermenilerin Erzurum’da yaptığı katliamları ve özellikle Belediye Başkanı Hakkı bey ve Genceli Seyidov’un nasıl katledildiğini anlatmasının yanında Yard. Doç.Dr. Fikrettin Yavuz; Bir dönemler İstanbul’da Ermeni Patikliği de yapan Mıgırdıç Kırımyan’ın 1870’lerde yaptığı çağrıların ne kadar tehlikeli olduğunu ve “Demir Kepçe Vaazı” ile Ermeni tedhiş faaliyetlerini öne çıkarırken “mutlaka silahlı mücadele yapılmasını savunduğunu” ayrıntılarıyla anlattı. Yard. Doç. Dr. Türkan Polatçı sunduğu tebliğde ise “20. Yüzyılın İlk Çeyreğine tanıklık eden Bir siyasinin gözüyle Türk-Ermeni ilişkilerini” açıklaması işin bir başka boyutunu vurgulaması açısından önemliydi. Bir Başka Oturumda Dr. Bekir Tank; “Avusturya gizli belgelerinde Türk-Ermeni ilişkilerinin Avusturya cephesini” anlatması, Drt. Mehmet Oğuzhan Tulun; “2. Dünya Savaşında ABD’nin vatandaşı olan Japon kökenlilerin hiç bir suç işlemediği halde ülkenin iç bölgelerinde toplama kaplarına nasıl götürdüğünü” izah ederken, benzer Özelliklerin İngilizlerin “Güney Amerika’da” daha büyük oranda uyguladığını 18 bin insanın öldüğünü açıklaması dikkate değer bir başka sunumdu. Okt. Ferdi Daşdemir ise 1. Dünya Savaşı içinde Özellikle Ermeni çetecilerin terör saldırıyla Doğu Anadolu’dan Yüzbinlerce Sivil ahalinin İç Anadolu’ya göç ettiğini , göç edenlerin yollarda ciddi kayıplara uğradığını anlatması yaşanan Müslüman Türklerin acılarını dile getirmesi de şimdiye kadar dikkat edilmeyen bir başka konuydu.

Bunların dışında katılıp dinleyemediğim 100’e yakın tebliğde bir o kadar önemliydi. Sonuç bildirgeside yine tarihe tanıklık etmiş bir mekanda bilim adamları, Vali, Belediye Başkanı ve Rektörlerin katılımıyla dünya kamu oyuna açıklandı.
Özetle 1878 yılından itibaren Büyük devletlerin Kafkaslarda ve Doğu Anadolu’da ki güç gösterilerinde Ermenilerin Batılı ve Ruslar tarafından kullanıldığı buna karşılık sivil Müslüman ahalinin bu olaylarda çok acı çektiği belirtildi.
Bu sempozyumda büyük emeği geçen Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Dr. Mevlüt Yüksel ve diğer ilgililere ayrıca teşekkürlerimizi sunarız.

Abdurrahman ZEYNAL Erzurum Yazıları