27 Mart 2015 Cuma

Erzurum Eski Evlerimiz

İnsanların içerisinde eskiye özlem hep vardır. Bu özlemleri her zaman dile getirirler. Her yeni şey karşısında mutlaka bir kıyaslama yaparak, eskiyle birlikte anmayı severler. Eskiden biz bunu böyle yapardık veya böyle yapılırdı gibi sözleri çevremizden çok işitmişizdir. Bizim eski evlerimiz vardı, Erzurum tabiriyle “Baba Evleri” dediğimiz, biz yaştaki insanların çocukluklarını geçirdikleri, sünnet oldukları, gurbete gittikleri, okumaya il dışına çıktıkları ve belki de evlendikleri evler…
Şimdilerde o evler yıkılmış bir vaziyetteler. Geçen sene yanlarına kadar gitme cesaretinde bulunamadığımdan dolayı, uzaktan da olsa seyrettim. Kızımla birlikte eski hatıralara daldım ve kızıma bir çırpıda olanca çocukluğumu anlattım. Şurada bilye oynardık, şu yoldan okula gittik, şurası saklambaç oynadığımız cadde, şu caddeden tren yolunu geçip, çarşıya ulaşırdık… Şu bakkaldan ekmeklerimizi alırdık, şuradaki köprüden balık tutardık….Çocukluğumun geçtiği evlere yıkık dökük olduğu için, yine bir Erzurum deyimiyle “için ezildiği için” yanlarına kadar gidemedim…
Eski evler hep böyle insanlar üzerinde birer etki bırakıyor. Bazen Erzurum’da ara sokaklara bakıyorum, bir takım henüz yıkılmamış evler gözüme çarpıyor. Ne mutlu diyorum bunlarda çocukluğunu geçirmiş olan insanlara ki, buralara gelip, buraları görebiliyorlar ve çocukluk hatıralarını yaşayabiliyorlar. Birde belediyelerimizin meşhur “Kentsel Dönüşüm Hizmetleri” adı altında yaptıkları olayların geçtiği bir çok mahallede yaşanan o eski evlerin yıkılması beni gerçekten üzüyor.

Tamam, çağdaşlaşmanın birinci ana maddesi güzel bir çevre, güzel bir kent görünüşü elde etmek ama, bunları diyorum koca koca apartmanları dikmeden de, yapamazlar mı ?
O evlerdeki yaşanan hatıraları silmeden yapamazlar mı?
O evlerdeki yaşanmışlıkları bir çırpıda kaldırıp atmadan yapamazlar mı ?
O evlerdeki çocukluk hatıralarını bir kalemde silmeden yapamazlar mı ?
Gibi soruları çoğaltarak devam ettirebiliriz…

Birde şu gerçek var ki; bu kent ve yaşadığımız diğer kentler bize hayatımızı devam ettirmemiz için şart. Eski yapılaşmanın bulunduğu eski kentlerde olan çarpık yapılaşma düzeni her geçen sene daha bir ortaya çıkıyor, daha bir belirgin hale geliyor. Eski elektrik direklerinden tutunda, kırık dökük binaların çevre görüntüsüne varana kadar bir çok engelle karşılaşmalar ve dar sokaklardan geçemeyen insanlar için gerçekten zorluklar ve zorluklar. Bir yangın olur, itfaiye araçları dar sokaklara giremez, bir hastanız olur, ambulans dar sokaklara giremez, çocuklar artık çok eski binalarda yıkılmak üzere olan yapıların altında kalabilirler….
Bu türden örnekleri çoğalttıkça çoğaltabiliriz.
İnsanlar, sanıyorum yaşlandıkça duygusallaşıyorlar. Bizimkisi de öyle bir duygu olsa gerek. Yoksa yenileşmeye kesinlikle karşı değiliz. Mutlaka yenileşme olacaktır, mutlaka şehirler yeniden ve güzel bir mimari ile şekillenecektir. Böyle olması iyi olur kanaatiyle güzel günler diler, maziyle ilginizi kesmemenizi temenni ederiz…

Ahmet POLAT
Erzurum 2011

Erzurum da Yaz Havası Var

Bu gün günlerden 26 Mart. Nisan ayının yağmurlarının gelmesine az bir zaman kala, bu gün Erzurum da tam bir bahar havası var. Daha doğrusu yaz havası var. Kıştan kalma kar birikintileri yol kenarlarından kaybolmuş, asfalt tamamen görünür duruma gelmiş. Yeşil çimen nerdeyse çıkmak üzere. Yeşil çimenler yavaş yavaş eriyen karların altında kendilerini göstermeye başlamışlar bile.
Hava gerçekten güzel. Dünyanın güneşe en yakın olan yerlerinden birisidir Erzurum. Bu yüzden de güneş bir çıkmaya başladı mı, kendisini göstermeye bir başladı mı, bütün yaz boyunca böyle gider. Havası da güzeldir güzel Erzurum’un.



Erzurum artık Nisan yağmurlarını bekliyor. Bu sene kar çok yağdı, bir keresinde ise fırtına oldu. Bu olay, Erzurum da ender görülen bir doğa olayı olarak tarihe geçti. Mevsimlerin değişmesi mi yoksa Erzurum ve civarına yapılan barajlardan dolayımı veya iklim değişikliğimi artık ne derseniz deyin, ama son yıllarda Erzurum un havası bir başka güzel, bir başka güneşli. Kar bu sene ziyadesiyle yağdı.
Güneşli havaların insan üzerinde etkisi de güzel oluyor. Yağmurlu havalarda bulunan kesvet güneşli havalarda etkili olmuyor, insanlar güne daha bir sevinçli başlıyor. Olaylara daha iyi yaklaşıyor.
Kısaca; Erzurum’un havası bu sene böyle. Daha da güzel olması dileğiyle mutluluklar…

Erzurum 26 Mart 2015.

18 Mart 2015 Çarşamba

Yiğitliğin, Erliğin Destanı Çanakkale Zaferi

Erliğin, yiğitliğin, mertliğin destanıdır Çanakkale. Yüz yıl önce bu günlerde Akif’in deyimiyle “Kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela” olan vahşi batıya karşı duruşun sembolüdür Çanakkale.
18 Mart Çanakkale Zaferinin yüzüncü yıldönümü ve şehitler günümüzde, bu vatan için toprağa düşmüş bütün askerlerimize, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, bu vatan uğruna savaşmış olan bütün gazilerimize geçmiş olsun diyoruz.
İnşallah böyle bir durumla bu millet bir daha karşı karşıya gelmez…

12 Mart 2015 Perşembe

Bir Zamanlar Erzurum’un Kurtuluş Törenleri Böyle Kutlanırdı

1918 yılında düşmandan kurtulan, acıları taze ve canlı yaşayan bir şehirde kurtuluş törenleri acı yüklü, anlamlı ve o günkü şehrin durumuna göre şekilleniyordu. Törenler Ali Ravi Kışlasının önünde başlardı. Şehre giren ilk askeri birliğin başındaki Subay Ali Ravi açılan ateşle şehit olduğu yerin biraz aşağısındaki Ali Ravi (Yoncalık ) kışlasında tören düzenlenir sonrasında yürüyüş korteji kalabalık caddelerden geçerek Tahtacılarda bulunan ve 1300 civarında Müslüman’ın yakıldığı Ezirmikli ve Mürsel Bey konaklarının bulunduğu yere gelinir burada konuşmalar yapılır buradan tekrar yürüyüşe geçilerek “Yiğit Uyutmaz Hanına” gidilir burada yapılan konuşmalardan sonra tören sona ererdi.
Yakılan Ezirmikli Osman Ağa Konağı

Albayrak Gazetesinin 15 Mart 336/1920 tarihli, 76 sayılı nüshasında “Matem-i Neşe” ana başlığıyla kurtuluş törenleri verilmekte Leyli Eytam İptidai Mektebinden İrfan Efendi adlı öğrenci “Ey sevgili kumandan babamız! ve sevgili zabıtan amcalarımız” diyerek yaptığı konuşmadan sonra kürsüye çıkan Mithat Bey konuşma yapmış, Albayrak mektebin beşinci sınıf talebesi Hilmi Efendi konuşma yapmış, Meliha adlı kız öğrencide konuşmuş kafile şehrin işlek ve umumi caddelerinden geçerek Yiğit Uyutmaz Hanı önüne gelerek burada günün anlam ve önemini içeren konuşmayı Albayrak Mektebinin Muallimlerinden Raci Efendi; Ermenilerin Erzurum ve Çevresinde yaptığı katliamları konu alan bir konuşma yapmış, benzer bir konuşmayı mektebin devre-i aliye birinci sene öğrencisi Enis Turgut yapmış tören sona ermişti.
Sosyal Faaliyetler:

Şehrin ihtiyaçları arasında bulunan sosyal faaliyetler ve temsiller için ” İbret Evi” yapılmış burada Daru’l Eytam ve Albayrak mektebi Gürbüzler mektebi talebeleri müsamereler düzenlemiş, Erzurumlu bir gencin yazdığı “Türk’ün Duası” adlı şiir okunduktan sonra Leyli eytam talebelerinden biri bir nutuk irad etmiş peşine Albayrak Mektebi talebesi Hilmi Efendi “Anadolu’nun Hakiki Sesi” adlı nutkunu söylemiş salondan büyük alkış almış, iki perdelik oyunu talebeler büyük bir başarıyla sahneye koymuşlardı. Piyeste rol alanlar Raci Bey, Tahir ve Fikri ve Hakkı Efendiler ve diğer oyuncular seyirciler tarafından büyük alkışla sahneden gönderilmişlerdi

20 Nisan 1920 yılında yapılan ağaç bayramında talebeler Aydınlar Bahçesine (Köşk) götürülmüş Leyli Eytam talebeleri tarafından “Ağaç Bayramı, Bit ve Yiğit, Her Şey Vaktinde, Kalem, Kadın, Süngü” öğütleri okumuş, peşine Sultani ve Veyis Efendi Mektebi talebelerinin okudukları “Çınar”, “Fatih Türbesinde” adlı şiirler, Veyis Efendi Mektebi talebelerinden okunan nutuklar, İnas İptidaisi talebelerinden Mürüvvet Mehmet Ali, Bahriye, Lütfullah, Mükerrem Nafiz hanımların okuduğu Bayrak” nutku sonucunda 15. kolordu Komutanının verdiği nutukla Maraş Bahçesine gidilmiş burada Ana Mektebi talebeleri ve diğer mektep talebeleri oyunlar oynamış, Albayrak Mektebi talebesi tarafından yapılan ” Kafkas Tablosu” ile merasim sona ermişti.

Abdurrahman ZEYNAL


Bir Erzurum Sitesi

6 Mart 2015 Cuma

Sapan Funny Satışları Devam Ediyor.

TARİHÇE
SAPAN, kütleştirilerek yuvarlanmış taş vb. malzemelerin uzak mesafelere atılmasını sağlayan el yapımı ilkel bir fırlatma silahıdır. SAPAN, yapılması kolay ve masrafsız bir silah olduğundan çok eski devirlerden beri avlanma ya da savaş amaçlı olarak kullanılmıştır. Bunun yanı sıra çocukların en eğlenceli oyuncakları arasında yer almaktaydı.
AMAÇ
Eski devirlerdeki bu silahı, insanların atma- vurma- başarma ve kazanma içgüdülerini tehlikesiz ve zararsız bir şekilde tatmin etmesini sağlayan bir konsept ile birleştiren SAPAN FUNNY yediden yetmişe herkesi bu nostaljik ve eğlenceli oyuna çağırıyor. Tüm aile fertlerinin atış yapabileceği ailece hoş vakit geçirilebilecek ve tehlikesi olmayan bir oyun özelliğindeki SAPAN FUNNY kısa sürede geniş bir alanda yoğun bir kitle ile buluşmayı hedeflemektedir.
Sanal ortamlarda sapan ile atış oyunları oldukça fazla ilgi görmektedir. Buna rağmen gerçek hayatta sapan ile atış oyununun olmayışı insanlardaki bu duyguların fiziki olarak bastırılmasına olanak vermemekteydi.
Türkiye’de ilk kez SAPAN FUNNY (Eğlenceli Sapan) oyunu ile bu eksiklik giderilerek insanların sanal ortamın dışında gerçek bir sapanla atış yapabilecekleri ve karşıda bulunan hedefleri vurmak suretiyle keyifli ve hoş vakit geçirebilecekleri bir mekan oluşturulmaktadır.



OYUNUN ESASLARI
*SAPAN FUNNY YEDİDEN YETMİŞE HERKESİN OYNAYABİLECEĞİ BİR OYUNDUR.
*SAPAN ATIŞ TOPU SAPAN ÜZERİNDE BULUNAN İKİ ELASTİK KEMER ARASINDAKİ DERİ KAP İÇERİSİNE KONULUR.
*TOP SIKIŞTIRILARAK EN FAZLA 15-20cm GERİYE DOĞRU ÇEKİLİR
*KARŞIDA BULUNAN KARGALARI TEMSİL EDEN HEDEF DELİKLERİNE NİŞAN ALINIR.
*DERİ KAP SERBEST BIRAKILIR
*HEDEF DELİKLERİNDEN GEÇEN HER TOP 25 PUAN KAZANDIRIR.
*180 SANİYEDE EN ÇOK HEDEF VURULARAK EN YÜKSEK PUANA ULAŞILIR
FAALİYET ALANLARIMIZ
AVM’ler
Fuarlar
Çocuk Oyun Alanları
Kreşler
Havaalanları-Terminaller
Oteller

Sapan Funny Oyununun Patent Hakkı ve Ürünün Avm’ ler de ki Konsept Tasarımı Şirketimiz Adına Tescilli olup, Tüm Hakları Saklıdır.

http://sapanfunny.blogspot.com.tr/

4 Mart 2015 Çarşamba

Karaköse Mahallesi – 6 - Erzurum Yazıları

Eski Erzurum mahallerinin sokakları geniş değildi. Bu Karaköse mahallesi olunca çok bariz özellik taşırdı. Öyle ki iki evin pencerelerinden insanlar ellerini uzatarak tokalaşabilirlerdi. Bu sokaklar; Dursun Bey sokak, Dar sokak-1 ve Dar sokak-2 olarak isim almıştı. Tabi Mumcu caddesine paralel devam eden Hacı Ömer Sokak aslında tarihi Dış kale surunu takip eden sokaktı. Bir zamanlar surlar ve kuleler yükselirdi. Ramazanları çocuklar bu kulelere çıkarak topun atılışını seyreder sesi duyunca evlerine koşarlardı. Yakutiye Medresesine yakın bölgede ise Kışla sokak bulunmaktaydı.
Mahallenin en alt kısmında Atlı Askeri Mızıka bölüğü bulunuyordu. Zamanla bölük gidince yerine Temelli Palas yapılmış misafirlerine uzun yıllar hizmet etmiş, 1985 yılında yıkılarak yerine Dilaver oteli yapılmıştı. Onun hemen yanında Mindivanlıların bina yer almakta idi. Mindivanlıların yan tarafı boş ve Mahalleye çıkan dik bir yol vardı. Kale Surunun taşları görülebiliyordu. Hemen yanında devrinin en önemli öteli olan Avrupa oteli bulunmaktaydı. Hacı Ömer Sokağın en alt kısmında Alpagutların apartmanı bu apartmanın biraz yukarısında Gülakarların Patos ve tarım aletlerinin imal ettiği atölyeleri vardı. Daha yukarıda Osman Kısmete ait “Kısmet Ambarlarının” mercimek eleme depoları vardı.
Mahallenin önemli evlerinden Sarı Konak ile karşısında Tüzemenlere ait ahşap tarihi bir ev bulunuyordu. Özellikle Mevlüt Efendinin konağında mutad olarak Rasim Baba, Seyfettin Efe, Kuyumcu Nusret, Nazım Okur, Çavuşoğlu Hafız gelir Kuran okur, zikredilir sonrasında demli çaylar içilir ve dağılınırdı. Misafirler Faytonla evlerine bırakılır toplantı sona ermiş olurdu.

Hacı Ömer Ağa sokağının sakinleri ise Benzinci Mehmet Öz, Kunduracı Mevlüt Efendi, Yalçın Dercioğlunun dedesi Sandık emini Tevfik Efendinin evi bulunuyordu. Ali Sırrı Kuşkay bu evde oturur, zaman zaman otobüsle Koşapınar köyünden gelen akrabaları bu evde kalırdı. Yılmaz Kuşkayın ifadesine göre misafirler kaldıkları sürede; sinemaya gider, hamama gider,alışveriş yapar birde fala baktırırlardı.

Mezbahanın müdürü İhsan Ünüvar’da mahallenin sakinleri arasındaydı. Özellikle İhsan Bey 1950-1960 arasını kapsayan Erzurum’la ilgili iki kıymetli eseri kaleme almıştı. Basri Karamehmetoğlu ve Ekrem Narmanlı beylerin evleri ayrıca Komeslilerin evleri de aynı sokakta idi. Alpagutların Apartmanın karşısında ayrıca Bayburtlular ve Urluoğlu ailesinin evleri bulunuyordu. Nevzat Ilıcalının evi, Yusuf Narmanlının (Naci Narmanlının babası) evi de buradaydı.


Karaköse Camisinin karşısında bulunan Gacıroğlu Medresesinin yerinde Süleymancılara ait yurt bulunmaktadır Şahin, Ahmet Zinnur Gacıroğlu burada oturdular. Yine Karaavcıların evi bu bölgede bulunuyordu. Aynı bölgede Lavaşçılar bulunuyordu. Zireklerin Mahmut Beyin evi ve Müşüge Hocanın Kuran okuttuğu ev bulunmakta idi. Sobacı Lütfü Ustanın evi aynı bölgedeydi. Müşüge Hocanın karşısında demir yollarından emekli Hüdai Çağalar, yanında da Zireklerin Apartman bulunurdu. Karaköse Camisinin üstünde Mahmut Demirel, Behzat Demirel’in evi vardı. Burada bir ziyaret yeri bulunmakta evde oturan Memnune ve Mesude kardeşler akşam su dolu ibriği bırakır sabahleyin boş olarak alırlardı. Mahalleli bu eve “o ev tekin değildir” ifadesini kullanırlardı. Dursun Bey sokakta Nevzat Ilıcalının evi, saatçi Farizin evi, Yusuf Narmanlı oğlu Naci Narmanlıların evi,(Saz çalar gençler dinlerdi.) Keteci Zekai ve Bostancı Zeki kardeşler, Yorgancı Morkoçoğlu, Neşet Bey, Zorluların evi, Lütfü, Nil Mobilyanın sahibi Necati bey, Altmışdör Ambarının sahibi Osman Kısmet Sobacı Zühtü Kerti, Hacı Halil Morkoç, Sınkçı Memnune Yenge Ehramcı Hafız ki önce kazıkları çakar ipi gerer her pazar bu işe devam eder ve ehramları dokurdu. Ehramın cinsine ve desenine göre Çiçekli olanlar 2 günde, düz örgülü olanlar 1 günde dört tuğtdan bir ehram yapılırdı. Yaklaşık bir kilo iplik haline getirilmiş saf yünden ihram dokunurdu. İneci Necmiye ve beyi Bahattin Derci mahallenin renkli isimlerinden idi.
1960 yılına kadar 20 yıldan fazla mahallenin muhtarlığını yapan Hacı Mevlüt Ayşen, çocukları Mehmet, Zinnur, Abdurrezzak, Muzaffer kızları Sevim ve Aygül mahallenin yerlisi idiler. Uzun yıllar Karaköse Camiinde Fahri imamlık yapan ve 1961 yılında vefat eden Abdurrahim Yentimur da devrinde mahalleye hizmet edenlerdendi. Tabi Değerli Büyüğümüz Veli Velioğlu Hoca Efendide uzun yıllar Karaköse Camii imamlığı yapanlardandı. Ayrıca İnşaat mühendisi Ahmet Polat’ta Karaköse Mahallesinin mukimlerindendi. Hele mahallenin bakkalı Ahmet Aydemir amca ise mahallenin renkli simalarındandı. Tabi matbaacıyı da zikredelim. Mahallenin doğu kısmı 2014 yılında istimlak edilip yıkılınca matbaada, bakkalda başka kısımlara gitmek zorunda kaldılar.

Abdurrahman ZEYNAL