31 Aralık 2014 Çarşamba

26 Aralık 2014 Cuma

18 Aralık 2014 Perşembe

Bir Zamanlar Erzurum Yöresinde Kadın Düğünleri

Televizyonun olmadığı, radyonun yaygınlaşmadığı, taş plakların zor bulunduğu zamanlarda toplumun gelenek, görenek ve kültürü korunuyordu. Henüz şehirlerde düğün salonları, otel lobileri oluşmamıştı. Bu nedenle geleneksel kültür korunuyor, toy, düğün, seyirlik oyunları ve bazen halk hikayecilerinin diliyle gelecek kuşaklara naklediliyordu.
Kültürel erozyonun başlamadığı, köylerden şehirlere yönelen göç dalgalarının olmadığı dönemlerde kültürlerin nakledildiği sosyal organizasyonlardan biride düğünlerdi.
Aşkale ve Ilıca köylerinde düğünler 1970 öncesi tam bir kültürel aktarım şeklinde, asırların getirdiği bilgilerin edep ve haya sınırları içinde nakledildiği şölenlerdi. Bu yıllarda düğünler 5 veya 7 gün sürer düğün evleri görsel şenliklere sahne olurdu.
Düğüne Hazırlık:
Erkek tarafı aylar öncesinden kız evine gelir düğün günü sözü alınır,  erkek ve kız tarafı hazırlıklara başlardı. Erkek tarafı söz kesiminde vaat ettiği eşyaları kız tarafına yollar, kız tarafı ise yıllar öncesinden başladığı çeyiz sandığını hazırlamış olurdu. Düğün gününden 15-20 gün önce kız evinde çeyizler özenle bezenle dizilir, köyün veya yakın köylerdeki akrabaların görmesine açılırdı. Çeyiz görmeye gelenler mutlaka "saçı" adını verdikleri bir hediye ile gelir kız evinde misafirlerin gözü önünde saçıyı takdim ederlerdi. Bu işlemlerin son gününde köyün muhtarı, imamı ve ihtiyar heyeti kız evine gelir önce çaylar yudumlanır, dualar edilir sonrasında ise yazım işlemine başlanırdı.
Çeyizler heyet huzurunda tek tek yazılır en sonunda muhtar cebinden çıkardığı mühürle yazılanları mühürler ve çeyiz sandığının içine konulurdu. Yazım bitince erkek tarafı toplanan çeyizleri kağnı veya arabası at arabası ile güveyinin evine götürürlerdi. Tabi bu işlemler hep bir merasimle ve dualarla yapılırdı.
Düğün Başlıyor:
Gelin adayının bir baş sağdıcı olur bunun yanında genç kızlar sağdıçlık görevini hep beraber yaparlardı. Gelin adayı köy imamını duasıyla baba evinden alınır "kadın düğününün" olacağı baş sağdıcın evine götürülür günler öncesinde hazırlanan yemekler, börekler yenir düğün başlardı.
Sağdıcın evi "türkülere, manilere, Erzurum Kadın Barlarına" ve yöresel oyunlara mekân olurdu. "Çayda çıradan" tutun kadın barlarının tamamı düğünlerin en görsel yanını oluştururdu. Çalgı aleti olarak def veya temiz, yıkanmış bir gaz yağı tenekesi müzik aleti olarak kullanılırdı.
Kadın Barları:
Erzurum kadın barları düğünlerin vaz geçilmezlerindendi. "Kavak uzanır gider/ Dalıda bezenir gider" derken onlarca kızın birlikteliğini gönüllere nakşederken, "Aşşağtan gelirem yüküm eriktir/ Eriğin dalları delik deliktir/ Bir Emmim kızı var taze feriktir" dizeleriyle barda coşulurdu.
"Çift Beyaz güvercin olsam/ Çadırın Başına konsam/Güzellere yoldaş olsam/Çirkinlere tuzak kursam" ifadeleri koro şeklinde ağızlardan evin toprak duvarlarına vururken,  "Ben bir kavak, yol üstünde biterem/ Gelen geçenlere gölge ederem/ Irgalanma kavak seni budaram/Budar budar odun eder sataram"  yanık türküleri seslendirip bar tutarlardı.
"Bayburt sallamasıyla"  devam eden, "akça ferik" barıyla neşelenen, "Hapudiyar" barıyla hızlanan, "loy loy kavak uzanır gider" barıyla mendil sallanır, "Çarşıda üzüm kara" ile kemale eren barlar günlerce köy kızlarının yorgunluğunu, stresini atar neşelerine neşe katardı.
Kızların yanık sesleri, sevda çekenlerin sevdasını, yavuklusunun ailesine işittirebileceği şekle dönüşürdü. Düğün evine 12-13 yaşından büyük erkek çocuklar asla alınmaz, düğün evinin erkeği  (genellikle yaşlı amcalar olurdu) kapıya yakın yerlerde nöbet tutar emniyeti sağlardı. Delikanlı başı düğün süresince ergenlik çağındaki veya evlenme çağındaki gençlerin düğün evine gitmemeleri yönünde ikazları ve tembihleri olurdu. Gitmek isteyenlerde cezalandırılırdı.
Köyün genç kızları, gelinleri beş gün boyunca müziğin tadını çıkarırlardı. Düğün evinde ilk gün yemeği baş sağdıç verir devam eden öğünlerde diğer sağdıçlar sırayla yemeklerini getirir yer sofrasında oturularak yenirdi. Bu düğün süresince böyleydi.
Geline Kına Yakılıyor:
Günler ilerlemiş son güne gelinmişti. O gün akşama doğru gelin tekrar baba evine götürülür bu arada erkek tarafı kına gecesine iştirak ederdi. Akşam gaz lambaları varsa lüks lambasının aydınlattığı odada türküler eşliğinde kına yakılır, kına türküleri söylenir gelin adayı kına yakılırken elini açmaz erkek tarafından gelin kaynanası avucunun içine bir altın koymak suretiyle kınanın yakılmasını sağlardı. Geç saatlere kadar oyunlar oynanır ve yatılırdı. Artık kızın baba evinde geçirdiği son geceydi. "Ana üzüntülü, kız ağlamaklı" olurdu.
Gelin Baba Evinden Dualarla Çıkarılıyor:
Sabah erken saatlerde erkek tarafından gelen "tilki müjde yastığını" alıp erkek tarafına götürü böylece erkek tarafı yola düşerek kız evine gelirdi. Önceden hazırlanmış şerbetler kapı önünde misafirlere ikram edilir davul-zurna eşliğinde erkekler bar tutardı. En sonunda baba eve girerek kızının beline kırmızı bir kurdele ile bir altın bağlar ona dua eder dışarı çıkardı. Bunun üzerine imam gür sesiyle da eder damadın babası içeri girerek gelini dışarı çıkarmaya çalışırken kapı katılır evin küçüğü kapı açma hakkını aldıktan sonra gelin dışarıya çıkarılarak, gelin arabası olarak düzenlenmiş kağnı veya at arabasına bindirilir,  davul- zurna eşliğinde damadın evine doğru yol alınırdı.
Bir günde damadın evinde düğüne devam edilir oyunlar oynanır, türküler toprak damlı evin duvarlarının döverdi. Artık gece olmuş herkes yatmış olur ertesi günü küçük merasimlerle düğün sona doğru gelirdi. Dualar eşliğinde akşam düğün son bulur böylece 7 gün 7 gece devam eden düğün sona ermiş olurdu.
Böylece 7 gün, 7 gece devam eden düğünler aynı zamanda bir okul görevi yapardı. Ne yazık ki 1980 sonrası gelişen sosyal olaylar, ekonomik zorluklar bu güzellikleri tarihin mezarlığına gömdü.

Abdurrahman ZEYNAL

Yazarın Diğer Yazıları

16 Aralık 2014 Salı

BİNLERCE GENÇ 2 OCAK’TA SARIKAMIŞ’TA

BİNLERCE GENÇ 2 OCAK’TA SARIKAMIŞ’TA! Gençlik ve Spor Bakanlığı öncülüğünde üçüncüsü düzenlenecek olan ‘Sarıkamış Şehitlerini Anma Yürüyüşü’ 2 Ocak 2015 tarihinde gerçekleştirilecek. Binlerce genç, 100 yıl önce Sarıkamış Harekatı sırasında donarak şehit düşen Mehmetçikleri anmak için Sarıkamış’ta bir araya gelecek.

Birinci Gün Programı

2ocak

11 Aralık 2014 Perşembe

Seyreyle Güzel Kudret-i Mevla Neler Eyler

Seyreyle Güzel Kudret-i Mevla Neler Eyler
ALLAHa Sığın Adl-i Teala Neler Eyler
*********
Canana Gönül Vereli Ben Candan Usandım
Hem Düşeliden Derdime Dermandan usandım
*********
Suları Şikest Meyleri Kalp Hazreti Haktan
Bir Ane Değin Ettiğim İsyandan Usandım
*********
Meyl Eylemesem Gayrisine Tevbeler Olsun
Bu Ân’e Değin Ettiğin İsyandan Usandım
*********
Pervane Gibi Yanmağı İster Deli Gönlüm
Her Şam-U Seher Ah İleEfgandan Usandım
*********
Kalmadı Firak Giryesine Sonra Mecalim
Vuslat Dilerem Yarime Hicrandan Usandım
*********
Işk İle Enes Oldı Gönül Geçti Sivadan
Ben Sohbet-i Nas Ülfet-i Yarandan Usandım
*********
Çün Zerre Vefa Bulmadım İhvan-i Zemandan
Şol Yüzleri Dost Özleri Düşmandan Usandım
*********
Vird Edeyim İsmin Hemen Hayret-i Hakkın
Kesret İle Ünsiyet-i İnsandan Usandım
*********
Kuddisi’ye Vahşet Geliben Cümle Siva’dan
Der Her Ne Ki Ağyar Var İse Andan Usandım
*********

Hace Muhammed Lutfi Efendi

9 Aralık 2014 Salı

Erzurum 'da Kış Festivali Heyecanı

Kış sporlarının merkezi olma yolunda hızla ilerleyen Erzurum, Winterfest 2014 festivaliyle önemli bir adım daha atıyor. Birçok ilkin yaşanacağı festivalde buz heykeller, mapping (ışık şovu) gösterisi, konserler, sergi ve meşale yürüyüşü gibi birçok etkinlik yer alacak. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen`in “Şimdi Değişim Zamanı” sloganıyla yola çıkarak başlattığı icraatlarına bir yenisi daha ekleniyor. Erzurum`da ve ülkemizde adeta ilklerin yaşanacağı Winterfest 2014 festivalinde Murat Dalkılıç, Sagopa Kajmer ve Mustafa Ceceli de konserleriyle renk katacak. Kayak mevsiminin başlangıcını temsil edecek festivalin her yıl Aralık ayında tekrarlanarak gelenekselleştirilmesi hedefleniyor. 12, 13 ve 14 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek festivale yurt içi ve yurt dışından birçok misafirin katılması bekleniyor.
Türkiye Kayak Federasyonu, Türkiye Buz Hokeyi Federasyonu, Türkiye Buz Pateni Federasyonu, Türkiye Kızak Federasyonu ve Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu`nun destekleriyle de gerçekleşecek olan festival kapsamında kış ve buz sporlarıyla ilgili yarışlar, Türkiye Kayak Federasyonu tarafından ödüllü Alp Disiplini 1. Lig Yarışması düzenlenecek.
ERZURUM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ HABER MERKEZİ
*

27 Kasım 2014 Perşembe

TARİHİ ŞEHİR ERZURUM

Milattan sonra 400’lerde kurulan ve iç kale çevresinde zamanla inkişaf eden Roma, Bizans, Pers, Arap, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemleriyle devam eden Cumhuriyet Türkiye’siyle kucaklaşan Erzurum bu geçmişiyle tarihi en eski şehirlerden biridir. İtalya’ya giderseniz iki bin yıllık eserler, Venediğe giderseniz el vurulması yasaklanan binalar, Hint kıtasına uğradığınızda anıtsal mabetler İstanbul’a giderseniz 2000 yıllık tarihi görebilirsiniz. İpek yolu çevresinde oluşan medeniyetlerin izlerini, Irakta yıkılan Babil’in asma bahçelerini Mısır’da Piramitleri doyasıya seyredebilirsiniz. Tarih bir milletin, bir coğrafyanın ve bir şehrin görünen en güzel aynasıdır. Dün ne olduğunu, bugün nelerin kaldığını anlamanıza yardım eder. Orhun abideleri, balballar, Çin Seddi bu gerçekliği bize öğretir, hatırlatır, hafızamıza nakşeder. Meselelere bu açıdan bakarsak doğru karar alma şansımız artar. Aksi halde önü alınamayacak yanlışlara sebebiyet vermiş oluruz.
Biz konuya bu açıdan bakacağız.
İstanbul’da ki Mahmut Paşa Kapalı Çarşı, Tebriz’deki, Halep’teki, Erdebil’deki kapalı çarşıların varlığı bu şehirler için ne kadar güzel ise, Erzurumda kaybolan, yıkılan veya yakılan başta Sipahiler kapalı çarşısı gibi dört çarşımız günümüze gelseydi fena mı olurdu? Evliya çelebinin kaydettiğine göre 72 hanı olan Erzurum bunlardan 20-30 tanesini günümüze taşısaydı fena mı olurdu? Selçuklu Hamamları, Darüşşifa binası hiç olmazsa kalıntılarıyla muhafaza edilebilseydi daha güzel olmazmıydı?
Cumhuriyet Caddesi çevresinde bulunan 1850’lerde yapılmış ve Birinci Dünya Savaşında Hastane olarak kullanılan Tarihi Morgov kışlası, Lala Paşa Camisinin batısında bulunan Lala Paşa Mektebinin kalıntıları kalsaydı fenamı olurdu?
1911 Yılında dönemin Valisi Semih Paşa tarafından yıktırılan Yakutiye Medresesinin iki katı büyüklüğündeki tarihi Sultaniye Medresesi günümüze gelseydi nasıl olurdu dersiniz?
SGK binasının yerinde o güzelim belediye binası, 1.Vakıf İşhanı’nın yerinde iki katlı tarihi Ayaz Paşa hamamı, karşısında Abdulvahid Paşanın konağı, az ileride Caferiye Medresesi günümüze ulaşsaydı Erzurum daha güzel tarihsel kimliğini korumuş olmazmıydı? Narmanlı Cami çevresinde Narmanlı Medreseleri, Dere Mahallesinde Tarihi Palandöken İlkokulunun o muhteşem taş binası, Yoncalık Mahallesindeki Tarihi Yoncalık kışlası dursaydı Erzurum ne kaybederdi?
Orijinalliği kaybolmuş Taş Mağazaların o kesme taştan yapılmış binası, karşısında İttihat ve Terakki hanı korunsaydı bu bölge değer mi yitirirdi? Tahtacılara çıkarken solda Ezirmikli konağı, sağında Mürsel Paşa konağı 1918’lerin izlerini korurken ki halleriyle günümüze taşısaydık, yıkıp yerlerine binaları dikmeseydik Ermeni mezalimini daha rahat anlatamazmıydık…?
Şehrin muhtelif yerlerinde dağılmış 11 kâgir köprüyü saklayabilseydik, Kongre Caddesindeki Hanları hele Abdurrahman Ağa Hanını korusaydık ne kaybederdik? Boğazdan başlayıp Köşk, Dere Mahallesi, Çaykara deresi, Gez Mahallesi ve Orman Bölge Müdürlüğüne kadar uzanan kırk değirmenlerin bir kısmını müzeleştirseydik güzel olmazmıydı?
Tarihi Rüştiye Binasını, Doğum Evi binasını, Tarihi 36 mezarlığımızdan bir kısmını saklasaydık günah mı olurdu?
Değerli okuyucu bunlardan bir demeti sizlerle paylaştım. Keşke yıkılan dış kale surları günümüze kadar gelseydi ne kadar değerli olacağını tahmin edebilirmisiniz? Bunları ifade ederek yazımı sonlandırıyorum. Elbette bunlar bir demet. Araştırılınca nelerin çıkacağını sizler bulabilirsiniz.
İşte bunların olduğu Erzurum daha tarihi şehir hüviyeti kazanamazmıydı?
Bir şehir; yıkmakla değil tarihi eserlerini koruyarak tarihi şehir olur. Bu durum Erzurum içinde geçerlidir.

Abdurrahman ZEYNAL

Değerli yazarımızın diğer yazıları için tıklayınız

26 Kasım 2014 Çarşamba

Erzurum Aziziye İlçesi

Güneş aziziyeden doğar...

Erzurum ve İlçelerine ait 2012 de çekilmiş resimler. Toplu halde bir gösterim.

Sıla Erzurum Videosu

Erzurum Valiliği Turizm İl Müdürlüğü tarafından yaptırılan video bayağı güzel bir video olmuş. Erzurum tanıtımı için bu tür videoların güncellenerek eski ile yeninin bir arada olduğu bir kıvamda olmasını istiyoruz. Emeği geçenlere teşekkürler...

Erzurum Haberleri

Erzurum Haberleri için sitemiz açılmıştır