21 Ekim 2015 Çarşamba

Saltuklu, Selçuklu, Osmanlı Ve Erzurum - Abdurrahman Zeynal Yazıları

Sonbaharın etkilerinin belirginleştiği güzel bir gün Vakıflar Bölge Müdürü Kenan Ungan Beyi ziyarete gittim. Kenan Bey “Hocam Narmanlı Caminin Hazirelerini düzenleyeceğiz, bir görsen sonra bir konuşsak dediğinde “ olur dedim ve Taşmağazalar’dan Tebriz Kapısına yürüyerek soluğu Narmanlı Camisinde aldım.
Restorasyonu devam eden cami 1720’lerde yaptırılmış müştemilatında olan medreseler 1930’ların sonunda çevre düzenlenmesi yapılırken yıkılmış geriye cami ve haziresi kalmıştı. Hazirede dönemin önemli müderrisleri ve caminin banilerinin mezarları vardı. Ayrıca 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında Doğubayezıd, Eleşkirt, Erzurum Hattını savunan Şeyh Şamilin torunlarından Olan Musa Paşanın kabri vardı. Bunları gördükten sonra “Leblebici yokuşuna” doğru yürüdüm.

Yolun sağında Gullebi Akif Ağanın Osmanlıdan günümüze gelebilen nadir konaklardan biri bütün ihtişamıyla duruyordu.
Akif Ağanın Konağının batısında Emir Şeyh Türbesi ve Emirşeyh Camisi Restore edilmiş etrafları açılmış güzel bir görünüm kazandırmıştı Tebriz kapısına.
Emirşeyhin karşısında Selçuklu Kümbet geleneğinin eşsiz eserlerinden “Mehdi Abbas Kümbeti” tarihe meydan okurken çevresinde ki medreseden eser kalmamıştı.
Kümbetin Güneyinde Erzurumluların özellikle evlenecek oğullarına kız beğenmek için gittiği kadınlar hamamı olarak hizmet veren “Saray Hamamı” bütün güzelliğiyle tarihin derinlerinden günümüze “anneler gelin oğullarınıza isteyeceğiniz kızlar burada” dercesine insanı masalımsı dünyasına çekiyordu.

Gavurboğan Mahallesinin süsü olan Taş Cami restore edilen bir diğer tarihi camimizdi. Kenan Bey burayı da görmemi istemişti. Henüz inşaatı devam eden cami şimdiden beni etkilemiş birden 1856 yılındaki Rusların mahalleye gece baskını yapmaları aklıma gelmişti. Geceleyin uykudan uyanan Dadaşlar kadınlı, erkekli Rus askerlerine tarihi bir ders vererek düşmanı kovmuşlar ve şehri Rus işgalinden kurtarmışlardı. O savaşta Taş Cami önemli rol üstlenmiş, bu başarıdan dolayı dönemin padişahı fermanla mahallenin adının “Gavurboğan” olmasını ferman buyurmuştu.

Karşıda batı cenahında Erzurumun üç güzelleri, üç incisi olan Üç Kümbetler hala alımlı, cazibeli misafirlerinin gözlerine ve gönüllerine hitap ederken “Saltuklu Sultanı Emir Saltuk” bu kubbelerin altında Erzurum’un tapusu benim diyerek şehri sahipleniyordu. Saltuklular; Oğuzdular, Türkmen’diler ve nihayetinde Türk’tüler. Şehri Bizans’tan alan, vatan yapan onlardı.

Türklerin 12 ayı gösteren takvimleri Emir Saltuk Kümbetinin üst pencerelerini süslerken bir medeniyetin Erzurum ayağını oluşturuyordu. Kümbetlerin hemen yanında örnekleri üçü-beşi geçmeyen Erzurum konakları turistlere göz ziyafeti çekiyordu.
Karşıda muhteşem taç kapısı, çinilerle bezenmiş Çifte Minareli Medrese 740 yıldır dimdik inci gibi Selçukluyu temsil ediyordu.
Restorasyonu devam eden bu nadide eser kırk odalı, eyvan yapılı, kesme taştan yapılmış iki katlı Anadolu’daki en güzel eser hüviyetini koruyordu. Şemsi Tebrizi bu medresede müderrislik yapmış, 4. Murat Revan seferine giderken Balyemez toplarını bu medresede döktürmüştü.

Güneşli bir günde Tebriz kapı ve çevresinde kısa gezimde Saltukluyu, Selçukluyu ve Osmanlıyı görüp ecdadıma Fatihalar okurken gelecek kuşakların ve Erzurum’a geleceklerin bin yıllık tarihi görmek istemeleri halinde bölgeye gelmeleri ve doyasıya tarihin tadını çıkarmaları gerekiyordu.


Abdurrahman Zeynal
20/Ekim/2015. Erzurum

7 Ekim 2015 Çarşamba

Yazarımız Ö. Yaşar ÖZGÖDEK'in annesi vefat etmiştir.

Yazarımız Ömer Yaşar ÖZGÖDEK beyin annesi Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Merhumenin cenazesi bu gün ( 7 Ekim Çarşamba ) günü İkindi namazını müteakiben Palandöeken Solakzade Camisinden kaldırılacaktır.
Merhume Teyzemize Allah’tan rahmet diler, Ömer Özgödek beye, ailesine sabır ve başsağlığı dileriz.

http://www.aziziyeden.com Yönetim

28 Eylül 2015 Pazartesi

Yaşlılıkta Yetim Kalmak - Abdurrahman ZEYNEL Yazısı

Dünyada tüm sosyal olaylar insan etrafında döner durur. Dinler insan içindir. Kültürler ve medeniyetler insan ürünüdür. Kitaplar insan için yazılır.
Acılar, sevinçler, mutluluklar, insanın dünya hayatını ilgilendirir. Türküler, şarkılar, gazeller, hayaller, romanlar ve hikayeler sosyal hayatı ilmek ilmek dokur.
Bunlar olmadan insan hayatı monoton ve çekilmez olur. İşte yetimlikte böyle bir durumun neticesidir. Anadan, babadan, akranlardan ve çevreden ayrı kalmak.
Küçük yaştan beri çokça duyduğumuz bu kelime beynimizin derinliklerinde yer eder. Yetim kaldı, yetim doğdu, yetimler yurdu vs.

Aslında yetim kalmak beşeri ve sosyal iklimde etkisini en çok hissettiren kavram. Öyle bir kavram ki son peygamber, alemlere rahmet olarak gönderilen elçide “yetimdi”.
Bir insan tüm kabul edilen hukuk sistemlerine göre anasını, babasını özellikle küçük yaşlarda kaybetmiş insana yetim denir. Peygamberimiz Hz. Muhammed(S.A.S) önce babasını sonrada annesini kaybetmiş ve çocukluğundan itibaren yetim büyümüştür.

Şüphesiz yetimin koruyucusu Allah’tır. Emir ondan gelir. Bize düşen teslim olmaktır. Başka çaremizde yoktur. Çünkü “ondan geldik ona döneceğiz” ilahi hükmü gereği yapılacak bir şey yoktur.
Birde sosyal hayatta karşılaştığımız bazı olaylar var ki bunlarda yetim çocuğun yaşadıkları ile benzemesede bir nevi yetimlik sayılır.


Yazının Tamamı için tıklayınız

17 Eylül 2015 Perşembe

Türkiye Gündemine Kişisel Bakış

          Türkiye Gündemine Kişisel Bakış



          Web sitemizde sadece Türk edebiyatı ile ilgili konular değil güncel konularda paylaşılmaktadır. Türkiye gündemi ile ilgili gelişmeler yazarlarımız hatta genel yayın yönetmenimiz tarafından bile değerlendirilmekte size farklı fikirler sunmaktadır. Farklı fikirler okumak genel manada insanları geliştirir ve olaylara başka taraftan bakmayı öğretir. İnsanlar olayı ne kadar farklı açıdan irdeleyebilirse o kadar çözümleme hızı artar ve birey kendini sürekli geliştirmiş olur. Bu ülkemizin kötü zamanında bile sizlere bir fikir olacak yazılarımızı okuyabilir ve siz de başka pencerelerden olaylara bakmayı öğrenebilirsiniz. Yazarlarımızın fazla olmasından dolayı olayları sadece bir kişi yorumlamamakta ve sitemizde böylece değişik fikirlerde yerini bulmaktadır.

          Edepli Olmak İçin Edebiyat Öğrenmelisiniz


Edep haddi bilmektir denebilir. Nerede nasıl davranacağını edebiyat bilen bir insan daha iyi kestirir ve o şekilde davranır. Bu sebeple bütün insanların haddini bilmesi için ilk adım olan edebiyattan başlamak lazım diye düşündük ve kişisel blog tarzı sitemize edebiyatı da ekledik. Siz de sitemize girerek aşkın edebini yani adabını şairlerden okuyabilir ve bu adabı bizzat onlardan öğrenebilirsiniz. Böylece günümüzde iğrençleşmiş kadın erkek ilişkileri yerine karşılıksız olacak kadar saf aşkları öğrenecek ve çıkar için birlikte olan milyonlarca çift yerine bir şey beklemeden sevmeyi öğreneceklerdir. Gerçek aşklar, gerçek özlemler ve gerçek hislerin bulunduğu bir site arıyorsanız tek yapmanız gereken sitemizi Meclis-i Âlâ’yı ziyaret etmektir.          

Edebiyattan Gündeme Daha Birçok Konu


Blog tarzında olan sitemiz yaşadıklarımızı veya bilgilerimizi paylaşmak amacıyla değil de daha çok dost meclisi olsun, sıcak samimi bir ortam olsun amacıyla kurulmuştur. Tabi ki bu amaçların arasında bizim ve sizin bilgi birikiminiz gelişsin diye bilgi paylaşmakta vardır. Bunların yanında ülkemizdeki gelişmelerden haberdar olmanız için gündem sık sık yorumlanmakta ve tartışılmaktadır. Böylece gelişmelere bir de bizim penceremizden bakabilir ve yorumlarımızı okuyabilirsiniz. Böylece olayların çeşitli analizlerini göreceğiniz için doğruluk ve yanlışlık açısından olayları daha güzel bir biçimde irdeleyebilirsiniz. Böylece Türkiye’de olan biteni daha yakından takip edecek ve sitemiz sayesinde değerlendirebileceksiniz.



14 Eylül 2015 Pazartesi

Erzurum "Zafer ve İnanç Yolu"

AFAD Derneği Çetin Bayramın gayretleriyle başlayan "Dört Çeker Ecdad Dua Bekler, Unutulan Tarihe Zaman Yolculuğu",  adlı etkinliği duyunca heyecanlanmış, 1853'lerde yapımına başlayan ve 1896 yılında tamamlanan Erzurum'u ve Doğu Anadolu'yu savunma mevzileri olan tabyalara büyük bir katılımla iştirak etmek son derece sevindirmişti. Son on yıldır Tabyalarla yatan Tabyalarla kalkan birisi için bu proje muhteşemdi.
Zafer yolunda; ATAK Derneği başkanı Çetin Bayram geziye  katılanlara tabyalar hakkında bilgiler verirken,  gezinin en küçük Off Road’ cusu iki  aylık  Nazlı Sima Marancigil organizasyonun  göz bebeği oldu.
Ayrıca organizasyona Vali Ahmet Altıparmak’ın yanı sıra Vali Yardımcısı Ayhan Terzi, İl Emniyet  Müdürü Kamil Karabörk, KUDAKA Genel Sekreteri Mehmet Ali Çakal, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Fuat Taşkesenligil, Doğa Koruma Ve Milli Parklar Bölge Müdürü Ahmet Akkiprik, Palandöken ve Konaklı Özelleştirme Daire Başkanı Kemalettin Işık, Tarım İl Müdürü Osman Akar’ın yanı sıra Erzurum Off Road kulübü, Safari 25 topluluğu, ATAK Derneği üyeleri ile basın mensupları ve vatandaşlar katıldı.

13 Eylül Pazar sabah 8'de hareket noktası olan Havuzbaşı'ndaki yere ulaşmış aracımıza suları koyduktan sonra yol arkadaşlarım olan Tarihçi Muzaffer Taşyürek, Gazeteci Öztürk Akkök ve Eğitimci Ömer Faruk Kızılkaya Şoförümüz Kenan beyle Valimizin gelmesi ile gezimiz başlamış oldu.
Önce Konaklı Kayak tesisleri gezilmiş ardından dağ yolunu izleyerek önce Büyük Palandöken, sonra Küçük Palandöken tabyaları gezildi.  Burada Sayın Dr. Valimiz Ahmet Altıparmak'ın işaret ettiği gibi bu "mekanların yüksek irtifa kamp merkezi ve yüksek rakımlı tarihsel filimler için set olacağını" ifade etmesiyle tabyalar gezilmiş 2900 rakımlardaki bu muazzam yapıların bakımsız kalması yüreğimizi burkmuştu.
Yol güzergahımız olan Palandöken kayak tesisleri geçilmiş Abdurrahman Gazi Türbesinden geçilerek orijinal dağ yolundan, "Ağzı Açık, Toparlak tabyaları" gezilmiş sonra Toparlak köyünde öğle namazları eda edildikten sonra "Oral Et" tarafından hazırlanan ekmek arası sucuklar yenilerek sohbetler edilmişti.
Yolumuzun ikinci etabı önce "Uzun Ahmet" tabyaları olmuş burada çekilen fotoğraflar ve anlatılan savaş anılarından sonra hedef "Çobandede" tabyasına çevrilmişti.
Köse Mehmet Köyünün üstünde 2900 rakımda inşa edilen ve hala top siperleri, mevziler orijinal haliyle duran Çobandede tabyasına gidilmişti. Etrafta görülen iki göl dikkatimizi çekmiş dedelerimiz 2900 metre yüksekte yaptığı Çobandede tabyasında bile sanatı göstermişlerdi.
Bir tarafta Pasinler ovası, diğer tarafta Erzurum ovası ayaklarımızın altındaydı. Aman Allahım ne müthiş manzaraydı.
Evet gittiğimiz toplam yol 100 kilometre idi. Biz arabalarda yorulmuştuk. Fakat dedelerimiz bu vatanı savunurken bu yüksekliklerde muazzam tabyalar yapmışlar canları; kanları pahasına vatanlarını savunmuşları. Onların bu gayretlerini gördükten sonra biz torunlarının dedelerinin emanetini koruyamaması ne kötüydü. Kimisi hayvanlara ağıl olmuş, kimisi de define avcılarının kazmalarına muhatap olmuş tahrip olmuşlardı.

Allahu Ekber yaylarında, Kargapazar yaylalarında çok değil 20 yıl önce bir milyona yakın büyük ve küçük baş hayvan otlar, süt, yoğurt, tereyağı ve nihayet et merkezi olma özelliğini koruyan bu yaylalar şimdilerde bir kaç sürü hariç tamamen boş olması düşündüğümüz ve üzüldüğümüz bir başka noktaydı.

Sonuç olarak bu etkinliğe katılarak Zafer yolu hakkında güzel görüşlerini belirten Sayın Valimiz Ahmet Altıparmak'a, bu projeyi başlatan Çetin Bayram Beye ve katılarak bu yolu kat eden değerli katılımcılara teşekkürlerimi ifade etmeyi kendime bir borç bilmekteyim.
Sağ olun, var olun. Yeni etkinliklerde buluşmak ümidiyle.

Abdurrahman ZEYNAL - 13 Eylül 2015/ Erzurum